Susmuştu belirli bir süre, hayatla bağlantısını kesmişti sanki; sonra kafasını çevirdi, bir sağa, bir sola baktı,
Haber Giriş Tarihi: 17.03.2025 14:20
Haber Güncellenme Tarihi: 17.03.2025 14:28
Kaynak:
Haber Merkezi
ASLINDA NE OLDU
Susmuştu belirli bir süre, hayatla bağlantısını kesmişti sanki; sonra kafasını çevirdi, bir sağa, bir sola baktı, yüzünde belli belirsiz alaylı bir gülümseme vardı. Kendi kendine mırıldanarak, şimdi ülkemin kaderi için bunlar bunlar söz sahibi öyle mi? Diye söylenerek, ayağa kalktı, yavaşça ellerini arkasına atıp, dışarı doğru yöneldi, iki adım atmıştı ki, köyün muhtarı hayrola ağa nereye, köyde Hasan dayıya deli haso derlerdi, haso muhtarın oturduğu köşeye kafasını çevirdi, küçük bir tebessüm ederek, hayrola muhtar, dışarı çıkmak için senden izin mi almam gerekiyor dedi.
Muhtar biraz bozulur gibi olsa da, belli etmedi, elbette haso sana boşuna deli dememişler dedi, haso üstten aşağı doğru muhtarı iyice süzdü, sonra kalabalığa baktı, gözlerini tavan lambasına dikerek, bak muhtar, ben size göre deli ola bilirim, aklım da yetmez diye düşünürsünüz biliyorum, her şeyi siz iyi bilir, kararlar da sizden çıkar, ancak dedi ve sustu... Aradan kısa bir süre geçmişti ki, ancak ne diye sessizliği bozdu muhtarın sesi, haso dayı devam etti, ancak senden daha çok seviyorum köyümü, senden daha çok düşünüyorum yarınları, gelecekte bu çocukların istikbali ne olacak, düşüncesi beynimi kemirirken, siz bu vurdum duymaz bu toplum ile, lay lay lom dasınız be muhtar! Kusura bakma da, sabahtan bu tarafa konuştuğunuz tek memleket meselesi var mı? Söylermisin bana? Muhtar şaşkın ve öfkeli idi. Köyün delisi, muhtara ve topluma ders vermeye kalkmıştı. İyi dedi muhtar, peki konuşmalarımızın nesini beğenmedin deli haso? Hasan dayı kızkın bir bakışla, bak boş muhtar, köy halkı içinde ayrı gayrı var, bütçeyi adil bir şekilde yapmamışsın, kendine yakın olama az bütçe, sana muhalif olana çok bütçe göndermişsin, tarafsız olman gerekirken, taraflı davranmış, burada da kendi yandaşlarınla, yanlışlarını övüp, onay almaya çalışıyorsun. Yazık ki, bir tanesi de çıkıp, yanlışına yanlış deme cesaretini gösterecek kapasitesi yok. Şimdi ben de mi, senin yanlışlarına evet mi, diyeyim he... Muhtar suskun, toplum dut yemiş bülbül sanki, kimsede çıt yok, Hasan dayı yürüdü, elleri arkada, dışarı doğru, dudaklarından dökülen şu kelimelerle. Korkuyorlar bir can için, onur yoksa can neye yarar? El pençe divan bir mal için, haysiyetsiz mal neye yarar? Yuh korkağa, yuh korkağa diyerek kapıdan çıkıp gitti.
Unuttum dün ne yediğimi bile hatırlamıyorum, sen de ne koydun da ne arıyorsun, hele canı sağ ola sıca, giden gitti, atı alan da Üsküdar’ı geçti derler ya… Alacaklı olan benim baba, vereceğim olsa, Osmanlı zulümü gibi tepeme binerdi! Ya canın ya borcunu öde diye, aradan kaç yıl geçti, inanın ki net bilmiyorum, ben diyem 8 sen de 10 sene, adamdan elimle verdiğim paramı istedim diye, kötü oldum baba, nasıl derler, “ malımı verip kötü olana kadar, verme de kötü ol diye” nasılsa her türlü kötüsün ya. Kardeşi kardeşe düşman edermiş bu para, lanet olsun, hep kendini düşünene, bencile, nefsi için kişiliğini yitirene, diye söylene söylene, yaylaya kadar yürüdü, tam üç saat yolu. Köyün en zengini borç almıştı Memet emiden, iki inek dokuz boğaz, yetmiyor baba valla yetmiyor, hele bir de kış zor geçerse, yandığımızın resmidir! İbrahim köyün en zengini olsa da, yaradana yarım ekmek vermeyen tiptendi, Memet Emmi Ardahan da iki dana satmış, ibram ağa iki aya kadar öderim diye, on sene önce iki dananı parasını, borç alıp da ödememişti. Memet eminin isyanı, ola baba olmasa, benim gibi garip olsa, heç üzülmeyeceğim var ama, namussuzluk yapıyor adam; ödemek istemiyor, vicdan yoksunu. Diye söyleniyordu. Elinde senet yok sepet yok, olsa ne olur baba, adam zengin, bir toklu, bir dana keser işini gene halleder diye düşündü. Öyle ya isyanı olmayan adalete mi, varmış gibi görünen, ama hep güçlüyü koruyan, adalete mi bilemedi! Kendi kendine konuşuyor, deli koyun gibi dolanıp duruyor du. Haksız güçlü olunca, öküz bacadan çıkarmış! 11 sene sürdü 10 yıllık akacak davası, Memet emi davayı kaybetti. Şöyle bir dörtlük yazarak, isyanını haykırdı. Hak zenginin mal zenginin Fakir ölse kim bilecek Adalet hukuk bil zenginin Dağda ölsen kim gelecek
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Hayati Tatar Yazdı: Aslında Ne Oldu!
Susmuştu belirli bir süre, hayatla bağlantısını kesmişti sanki; sonra kafasını çevirdi, bir sağa, bir sola baktı,
ASLINDA NE OLDU
Susmuştu belirli bir süre, hayatla bağlantısını kesmişti sanki; sonra kafasını çevirdi, bir sağa, bir sola baktı, yüzünde belli belirsiz alaylı bir gülümseme vardı. Kendi kendine mırıldanarak, şimdi ülkemin kaderi için bunlar bunlar söz sahibi öyle mi? Diye söylenerek, ayağa kalktı, yavaşça ellerini arkasına atıp, dışarı doğru yöneldi, iki adım atmıştı ki, köyün muhtarı hayrola ağa nereye, köyde Hasan dayıya deli haso derlerdi, haso muhtarın oturduğu köşeye kafasını çevirdi, küçük bir tebessüm ederek, hayrola muhtar, dışarı çıkmak için senden izin mi almam gerekiyor dedi.
Muhtar biraz bozulur gibi olsa da, belli etmedi, elbette haso sana boşuna deli dememişler dedi, haso üstten aşağı doğru muhtarı iyice süzdü, sonra kalabalığa baktı, gözlerini tavan lambasına dikerek, bak muhtar, ben size göre deli ola bilirim, aklım da yetmez diye düşünürsünüz biliyorum, her şeyi siz iyi bilir, kararlar da sizden çıkar, ancak dedi ve sustu... Aradan kısa bir süre geçmişti ki, ancak ne diye sessizliği bozdu muhtarın sesi, haso dayı devam etti, ancak senden daha çok seviyorum köyümü, senden daha çok düşünüyorum yarınları, gelecekte bu çocukların istikbali ne olacak, düşüncesi beynimi kemirirken, siz bu vurdum duymaz bu toplum ile, lay lay lom dasınız be muhtar! Kusura bakma da, sabahtan bu tarafa konuştuğunuz tek memleket meselesi var mı? Söylermisin bana? Muhtar şaşkın ve öfkeli idi. Köyün delisi, muhtara ve topluma ders vermeye kalkmıştı. İyi dedi muhtar, peki konuşmalarımızın nesini beğenmedin deli haso? Hasan dayı kızkın bir bakışla, bak boş muhtar, köy halkı içinde ayrı gayrı var, bütçeyi adil bir şekilde yapmamışsın, kendine yakın olama az bütçe, sana muhalif olana çok bütçe göndermişsin, tarafsız olman gerekirken, taraflı davranmış, burada da kendi yandaşlarınla, yanlışlarını övüp, onay almaya çalışıyorsun. Yazık ki, bir tanesi de çıkıp, yanlışına yanlış deme cesaretini gösterecek kapasitesi yok. Şimdi ben de mi, senin yanlışlarına evet mi, diyeyim he... Muhtar suskun, toplum dut yemiş bülbül sanki, kimsede çıt yok, Hasan dayı yürüdü, elleri arkada, dışarı doğru, dudaklarından dökülen şu kelimelerle. Korkuyorlar bir can için, onur yoksa can neye yarar? El pençe divan bir mal için, haysiyetsiz mal neye yarar? Yuh korkağa, yuh korkağa diyerek kapıdan çıkıp gitti.
Unuttum dün ne yediğimi bile hatırlamıyorum, sen de ne koydun da ne arıyorsun, hele canı sağ ola sıca, giden gitti, atı alan da Üsküdar’ı geçti derler ya… Alacaklı olan benim baba, vereceğim olsa, Osmanlı zulümü gibi tepeme binerdi! Ya canın ya borcunu öde diye, aradan kaç yıl geçti, inanın ki net bilmiyorum, ben diyem 8 sen de 10 sene, adamdan elimle verdiğim paramı istedim diye, kötü oldum baba, nasıl derler, “ malımı verip kötü olana kadar, verme de kötü ol diye” nasılsa her türlü kötüsün ya. Kardeşi kardeşe düşman edermiş bu para, lanet olsun, hep kendini düşünene, bencile, nefsi için kişiliğini yitirene, diye söylene söylene, yaylaya kadar yürüdü, tam üç saat yolu. Köyün en zengini borç almıştı Memet emiden, iki inek dokuz boğaz, yetmiyor baba valla yetmiyor, hele bir de kış zor geçerse, yandığımızın resmidir! İbrahim köyün en zengini olsa da, yaradana yarım ekmek vermeyen tiptendi, Memet Emmi Ardahan da iki dana satmış, ibram ağa iki aya kadar öderim diye, on sene önce iki dananı parasını, borç alıp da ödememişti. Memet eminin isyanı, ola baba olmasa, benim gibi garip olsa, heç üzülmeyeceğim var ama, namussuzluk yapıyor adam; ödemek istemiyor, vicdan yoksunu. Diye söyleniyordu. Elinde senet yok sepet yok, olsa ne olur baba, adam zengin, bir toklu, bir dana keser işini gene halleder diye düşündü. Öyle ya isyanı olmayan adalete mi, varmış gibi görünen, ama hep güçlüyü koruyan, adalete mi bilemedi! Kendi kendine konuşuyor, deli koyun gibi dolanıp duruyor du. Haksız güçlü olunca, öküz bacadan çıkarmış! 11 sene sürdü 10 yıllık akacak davası, Memet emi davayı kaybetti. Şöyle bir dörtlük yazarak, isyanını haykırdı. Hak zenginin mal zenginin Fakir ölse kim bilecek Adalet hukuk bil zenginin Dağda ölsen kim gelecek
Hayati TATAR
www.engozdehaber.com
En Çok Okunan Haberler