Hava Durumu

BURCU ERGÜL YAZDI / CAYANLARDAN DEĞİL ÇAYANLARDANIZ!

Yazının Giriş Tarihi: 30.03.2025 10:19
Yazının Güncellenme Tarihi: 30.03.2025 10:22

BURCU ERGÜL YAZDI / CAYANLARDAN DEĞİL ÇAYANLARDANIZ!

Daha gençliğinin baharında ömrünün en güzel yıllarında idealleri uğruna bir bahar günü
hayattan kopan gençlerin hikayesidir bu. Onlar ki emperyalizme boyun eğmemek adına
kanlarının son damlasına kadar savaştılar geri adım atmayı bir an bile düşünmediler onlar
yarınlara umut oldular…
Mahir, Deniz, Ulaş, Sinan bu çocuklar henüz 20’li yaşlarının başındaydı, hepsinin ortak
gayesi memleketi savunmaktı. Mahir’in de söylediği gibi bu bir kurtuluş savaşıydı. Ondandır
ki Amerikan gemisi 6. Filo İstanbul’a geldiğinde Atatürk’ün Yunan’ı denize döktüğü gibi bizim
çocuklarda 6. Filoyu denize döktüler. Sözde memleketi en çok seven ve bizim çocukları
vatan hainliğiyle suçlayan sağcılar Amerikan askerleri rahat etsin diye törenler düzenleyip
genelevlerin duvarlarını boyuyorlardı. Şimdi sorarım size vatanını en çok seven kimdi ?
Ülkücülük vatanı sevmek miydi yoksa emperyalizmin kölesi olmak mıydı ya da üç kuruş para
için ideallerini satmak mıydı ? Elbette evet…Bu eylemler Mahir’in adını daha çok duyurdu, artık bütün emniyet mensupları onu tanıyor
asla peşini bırakmıyordu. Ama Mahir’i yolundan döndüremiyorlardı. Katil İsrail’in
başkonsolosunun kaçırılması bir terör eylemi miydi yoksa vatana hizmet miydi? Bugün
bizlere İsrail’in bebek katili olduğunu tüm ürünlerinin boykot edilmesi gerektiğini söyleyen
hükümetle o zaman ki hükümet aynı faşist hükümet değil miydi ? O zaman sorarım size
burada ki hain kimdi ? Yani sorunun cevabını kendisi vermesi gereken bir tespittir

bu…

Gencecik çocukları idama mahkum edenler mi suçlu yoksa mücadeleye devam etmek için
tünel kazanlar mı suçlu. Mahir ve yoldaşları cezaevinden tünel kazarak çıktı. İsteselerdi hepsi
kaçıp yurtdışında hayatlarına devam edebilirlerdi okullarına devam etselerdi doktor mühendis
olurlardı. Ama onlar yoldaşları için mücadele etmeye direnişe devam etmeye karar verdiler.
Eylemlerine hız kesmeden devam ettiler. Ünye radar üssünde çalışan 3 teknisyeni kaçırdılar
amaçları onları öldürmek olsaydı eğer bunu en başından yapabilirlerdi ama onların derdi katil
olmak değil idam cezası alan 3 arkadaşlarını Deniz, Yusuf ve Hüseyin’i kurtarmaktı kendi
hayatlarını hiçe sayıp arkadaşlarını kurtarmak için mücadele eden çocuklardı onlar. İşçi ve
köylü sınıfını örgütlü mücadeleye dahil etmek en büyük arzularıydı onlara her zaman inanıp
güvendiler ama inandıkları yerden vuruldular. Onurlu Mücadeleyi ve mücadele edenleri
vurmak tamda insanlığa karşı işlenmiş bir suçtur benim için…
Ve o gün geldi Kızıldere’ye geldiler, köy muhtarının evinde kalacaklardı ama köyün muhtarı
onlara destek olmak yerine, inandırılmış yalanlardan dolayı Onurlu mücadele insanlarını
Askere ihbar etti. Bu mücadele kimin içindi ? Topraksız köylüyü ,toprak sahibi yapmak için
değil mi ?
Askerler evin dört bir yanını sardılar konuşmak için ,aralarından birini dışarı çağırdılar
ama dışarı çıkmasıyla ateş altında kalması bir oldu. Askerle konuşulmayacağını o an anladı
Mahir. Amaçları bizim çocukları teknisyenlerle birlikte öldürmekti. Hal böyle olunca çatışma
kaçınılmaz oldu Mahir vicdanlı çocuktu “erleri geri çekin rütbeliler gelsin” dedi henüz 20
yaşında ki çocuklara kıyamadı onlarda emir kuluydu sonuçta ama Mahir’i dinlemediler ve
ateşe başladılar havan toplarıyla saldırdılar ilk kurşunu kafasından yedi Mahir oracıkta şehit
oldu.Peki Mahir gitti diye mücadele bitti mi ? Mücadele sonra ki nesillere kaldı bu cesaret ve
kararlık bize onlardan mirastır. Haydi yoldaşlar kalkın ayağa gün mücadele günüdür… Gün
CAYANLARIN değil ÇAYANLARIN yolundan gitme günüdür diyerek
Burcu ERGÜL
www.engozdehaber.com

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.